7 Mart 2011 Pazartesi

Santur : Rezonansın Babası, Sokak Müziğinin Annesi

Müzik enstrümanı deyince herkesin aklına farklı bir alet gelebilir. Akıllarda oluşan temalar farklıdır. Benim aklımda ilk önce beliren sahip olduğum(onların da bana sahip olduğu) müzik enstrümanları.. Öyle bir şeydir ki, ilk bakışmanız bir müzik dükkanında başlar. O size göz kırpar, siz ona. Karşılıklı etkileşmenin sonucunda eve getirirsiniz. Önce nasıl konuşması gerektiğini öğretirsiniz(akord yaparak:). Oturup kalkmasını siz biliyorsanız o da biliyordur zaten. Sizin kişiliğinize bürünür bir bakıma, siz ne yaparsanız onu yapar, taklit eder küçük bir çocuk gibi. Onun babasınızdır artık. Şu ana kadar bir çok enstrümanıma babalık yaptım. Ama içlerinden birisi biraz daha farklıydı. Çünkü o da babaydı, rezonansın babası. Titreşimle çıkardığı ince,kalın tınılar insanı nerede olsa çekiyor, kulağınızdan beyninize bir tünel kazıp o tüneli ışıklandırıyordu. Bununla kalmayıp ayrı bir şefkat içermekteydi tellerinin arasında. İnsanı her türlü diyara sürükleyebilecek bir şefkatti bu. Nereye gidelim derse "tamam" deyip mecburen başlıyordunuz yolculuğa. İşte bu yüzden sokak müziğinin annesi. Her insana aynı uzaklıkta bir enstrüman, "Coldplay"'den, "Aşık Veysel"'e eşit.  Şimdi niye bu dostumu size anlatıyorum ki? Bildikleriniz hayatta neyi, neleri değiştirecek? Malesef bunu bana sormayın:) dediğim gibi ben eğlenme amacındayım, siz kendi içinizde kalbinizden beyninize,beyninizden kalbinize çift şerit tüneli kazmaya başlayın en iyisi:) Peki  insanlar neden eğlenir? cevap yok..:) çünkü illaki bir amacınızın olması gerekmez. Ama benim bu eğlencemin bir amacı var. Son günlerdeki en çok sevdiğim bir söz uğruna bu yazıyı yazdım. "herkes anlayabildiği kadar yaşar ve anlayamadığı şeyleri umursamadan ölür gider.." Herkes en azından benim anlayabildiğimi anlasın, benim anlayamadıklarım mı ne olacak? Size hakkımı helal ediyorum:)


Teşekkür ediyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder